14 Kasım 2016 tarihinde Boğa burcunun 22. derecesinde bir dolunay yaşayacağız. Her ay bir yeniay bir de dolunay gerçekleşiyor gökyüzünde ancak bu dolunay dünyamıza çok yakın konumda gerçekleştiği için etkileri de oldukça yoğun olacaktır.

Bu günden itibaren etkisine girdiğimiz ve önümüzdeki hafta boyu da etkisini yoğun olarak gösterecek bu dolunayda duygusal ve fiziksel olarak hissedeceğimiz; yaşam içerisindeki bitişleri, tamamlanmaları, henüz farkına varamadığımız bir takım gelişmelerin daha belirgin hale gelmesi şeklinde yaşanacaktır.

Boğa burcu toprak elementine ait, sabit nitelikte bir burçtur. Kadim astrologlar sabit burçlarda gerçekleşen kozmik olayların (tutulma, dolunay, yeniay) yerkürenin 4 ana kapısını tutan enerji akışında biriken stresinin boşaltılma zamanları olduğunu belirtmişlerdir. Yeryüzünde bir hareketlenme olabileceğini ve bunun sonucunda da dünyanın dengesinin sarsılabileceğini söylemişlerdir. Dünya yüzeyinde yaşayan biz insanoğlunun da ortaya çıkacak bu yoğun enerjiden etkilenmemesi de neredeyse imkansız gibidir. Psikolojik olarak gerginlik hissetmemiz de son derece normaldir bu yüzden dolunay zamanlarında.

Dolunay haritasında Boğa burcu yükselmekte ve Ay Boğa burcunda, haritanın 1. alanında yer alırken Akrep burcunda bulunan Güneş ise 7. alanda. Tutulmanın yöneticisi Venüs henüz Oğlak buruna geçmiş durumda ve haritada 9. alanda bulunmakta, yükselen burcu olumlu bir açı ile gördüğü gibi büyük toprak üçgeninin bir parçası olarak kadersel temaları anlatan Ay Düğümleri ile de olumlu bir açısal ilişki içerisinde. Yurt dışı bağlantılı konular, hukuksal davalar, uzun yolculuklar ( ki en uzun yolculuk da insanının içine doğru yaptığı yolculuk olmasından hareketle) yüksek hakikate dair arayışlarımız ve hayat felsefemiz üniversiteler ve akademik alandaki gelişmeler, devlet dairesindeki resmi işlerimiz, girişimlerimiz, yeni iş bağlantıları kurmak ve kariyer adına yaptığımız hazırlıklarımız, işimize ve özel hayatımıza dair ideal ve hedeflerimizin belirgin hale gelmesini bekleyebiliriz bu görünümler altında.

Dolunay 1-7 ekseninde gerçekleşiyor. Ana vurgu yukarıdaki gündem maddelerimize dair “ben, benim olanlar ve sen, senin olanlar” ekseninde yaşanacak gerilim ve bu gerilimi dengelemek adına yaşayacağımız stres olacaktır.

Boğa Burcu astrolojide “değer” kavramına vurgu yapar. Verdiğimiz değerler, başkalarından gördüğümüz değer, aldığımız değer, sabırla alın terimizle kazandığımız maddi ve manevi değerler ya da Tanrı vergisi doğuştan getirdiğimiz her tür değeri, yeteneğimizi ifade eder. Boğa sabit bir burç olduğu için, sebatkar, tutucu ve kararlıdır bu değerleri korumak adına. Toprak elementi olduğu için de somut, sahip olduklarının farkında ve maddeseldir.

Boğa Burcu Dolunayı sahip olduğumuz, emek vererek sabırla oluşturduğumuz belki de bunun için bir bedel bile ödediğimiz, alın terimizi kattığımız ve şu an durduğumuz noktada ise birazını karşı tarafa vermemiz gereken koşulların oluştuğu, vererek-alarak denge oluşturmak zorunda kalacağımız durum ve olayların üzerine tüm ışığını yansıtacaktır. Elimizdekilerden biraz vereceğimiz, serbest bırakacağımız ya da gitmesine izin verip azat edeceğimiz koşulların yaşatacağı gerilimi deneyimleyeceğiz bu dolunayda. Ne kadar güven içerisindeyiz ve karşı tarafa ne kadar güven duyuyoruz ikilemleri de yaşayabiliriz.

BOĞA burcunda bulunan AY ‘ın vurguladığı dünyevi kaynaklarımız , paramız, malımız mülkümüz, ilişkimiz, bedenimiz ve onun 5 duyumuz ile doyumunu sağlayacak maddi unsurlar, koruduğumuz değerlerimiz, öz değerimiz ile AKREP burcunda bulunan GÜNEŞ’in ifade ettiği gizli hırslarımız, arzu ve tutkularımız, psikolojik olarak güdülerimiz, güç ve kudret peşinde olan tarafımız bu dolunayda birbirine meydan okuyacak.

Boğa tarafımız ” önce ben” “benim olanlar” derken Akrep tarafımız “benim de olsun” “bizim olsun” diyecek etraftakilerin ellerindekilere bakarak. Bilirsiniz “onunkinden benim de olsun” demek bir anlamda hırs ve kıskançlığın, içsel kavganın çıkış noktasıdır ve insanın kendi sahip olduğu nimetlere kör olmasına sebep olur bir süre sonra.

Bu dolunayda “BEN” kavramını irdelemek sanırım Ay düğümlerine stresli açı yapan Merkür’ü (aklımız,fikrimiz,zihnimiz) olumlu anlamda kullanmak açısından bize yol gösterecektir. Hadi soralım kendimize ;

“BEN” nelere sahibim ? Bunun ne kadarı bana doğuştan bahşedildi? Ne kadarını emekle, sabırla, çaba ile oluşturdum ? Hangi keyfimden vazgeçtim bunlara sahip olmak için ?

Bugün SAHİP olduklarının bir bakmışsın ki yarın sana SAHİP olabileceklerinin farkında mısın?

Bu güne dek neler yaptım “BEN” i geliştirmek ve zenginleştirmek adına ? Hangi krizleri deneyimledim bu uğurda?

BANA karşı tarafın (eşimin, ortağımın, sevgilimin, patronumun…) dayattığı neler var ? Bunların ne kadarı beni değerli kılıyor? Hangileri BEN im gerçek değerimin ortaya çıkmasını engelliyor ? Ne kadar güven duyuyorum onlara? Beni manipüle ediyor olabilirler mi?

Hayata kattığım bir değer var mı? Yoksa yeyip, içip, çiftleşip sadece 5 duyumu mu tatmin ediyorum sadece? Bunlar mı benim güvenli limanlarımdan çıkmama engel olan, bırakmakta zorlandığım ?

Şimdiye dek sahip olduğum “değer” in ne kadarını paylaşabilirim karşımdakilerle ? Gerçekten verebilir miyim karşılık beklemeden ? Hak, hukuk, adaletli yaklaşım, vicdan var mı BEN de ?

BEN den, BENİM olandan verip, karşımdaki ile birleştirerek BİZİM diyebileceğim neler olabilir ?

Veee en önemlisi; tüm sahip olduğum BEN im, BANA ait değerlerim, soğanın katmanlarını soyar gibi tek tek soyulduğu zaman ( makamım, mevkim, param ve onun sağladıkları, etiketlerim, tüm elbiselerim) ortaya çıkan çırılçıplak BEN’im gerçekten hala değerli mi?

Her birimize Dolunayın muhteşem ışığının, hayatımızda  şimdiye dek görmekte zorlandığımız tüm güzellikleri aydınlatmasını diliyorum. Sevgi ve ışıkla, gökyüzü rehberimiz olsun.

Hülya DEĞER dip.ASA