HARİTALARIMIZDAKİ KARŞIT AÇI : FARKINDALIĞIMIZIN İPUÇLARI

DÜŞÜN

Astrolojiyi kendini tanıma, hakikatini fark etme ve yaşam yolculuğu süresince içsel ve dışsal faktörlerin an be an değişimini ve bunun hayatına yansımalarını anlama açısından kullanmak isteyenler için, doğum haritalarımızdaki KARŞIT AÇI ların varlığı aslında gelişimimizin birer kilometre taşları olabilir. Elbette ki bu karşıtlığın aslında bize ne anlatmaya çalıştığını, neyi fark ettirmek için bu şekilde yerleştiğini anlamamız da şartıyla.

Doğum haritalarımızda iki gezegenin 180 derecelik açı yaptığı yani başka bir deyişle birbirinin tam karşısında yerleştiği durumlarda “zıt açı” dan söz edebiliriz. Bu açı kalıbı gerilimli, bloke edici, engelleyici ve oldukça zorlu koşulları da içerebilen bir açı çeşididir. Aynı zamanda içerisinde müthiş bir gelişim potansiyelini de taşır çünkü enerjisi oldukça yüklüdür ve bizi uğraştırır. Doğum haritalarının büyük çoğunluğunda bulunur hatta önemli şahsiyetlerin, toplumda iz bırakmış kişilerin haritalarında oldukça vurguludur çünkü bir amaca hizmet eder bu açı : Gelişim ve  Farkındalık.

Karşıt açılar 360 derecelik zodyak kuşağının ikiye bölünmesi ile oluşur ve 2 semboliği ile anlam bulur. Dualiteyi anlatır. Yaşadığımız evrende kutupsallıklar dünyasını bir düşünelim :

Ben ve sen

kadın ve erkek

sevgi ve nefret

iç ve dış

aydınlık ve karanlık

varlık ve yokluk……

gece-ve-gunduz-zitlik

Bu liste bu şekilde uzayıp gider zira yaşadığımız evrende her şey zıddı ile vardır.

Doğum haritalarımızdaki karşıt açılar, zıt ama birbiri ile bağlantılı şeyleri talep ederler. Karşıtlık içindeki iki gezegen aslında elementsel açıdan birbiri ile uyumludur yani ikisi birlikte pekala bir arada olabilir. Su elementi toprak elementi ile, ateş elementi hava elementi ile uyumludur. Aralarındaki gerilimi oluşturan ise dengeyi bulmakta zorlanıyor oluşlarıdır. Düşünsenize toprağa aşırı su verildiğini, kolaylıkla çamura dönüşür. Ya da tam tersi toprağın susuz kalıp kuruduğunu. Aynı mantıkla ateşin yanması için havaya ihtiyaç var ve oksijen olmadan ateş yakamazsınız, ama çok rüzgarlı bir ortamda küçücük bir kıvılcımın koca bir ormanı yakması gibi fazla hava, ateşin kontrol dışına çıkmasına da  yol açabilir.

Karşıt burçlarda yerleşmiş gezegenler en uygun, en uyumlu biçimde işlev görmek için birbirlerine ihtiyaç duyarlar. Her iki gezegen birbirine meydan okuyormuşcasına karşı karşıya gelmişken nasıl olur da bu ikisi arasında denge ve uyumu bulabileceğiz ?

Karşıt açılarda bir dengeyi kurabilmek, bu açıyı hayatımızda işlevsel hale getirebilmek için gerekirse bazı zamanlarda feda etmek, ödün vermek, kabul durumuna geçmek, alçak gönüllü ve tevazu içinde kalarak bu açının anlatmak istediği şeyleri fark etmeye çalışmak denge sağlamak açısından atılabilecek ilk adım. Bu açının aslında amacı; bizim dikkatimize bir şeyler sunmaktır. Dikkatimize sunulan “şey” her ne ise o konuda farkındalık oluşturmamız için bize aslında büyük yardımcıdır zıt açılar ve genellikle de bunu ilişkilerimiz yolu ile deneyimleriz. Bu illa ki karşımızdaki insanlar vasıtasıyla olmak zorunda olmayabilir, para ile ilişkimiz, bedenimizle olan ilişkimiz, mesleğimizle olan ilişkimiz de olabilir. Bir tarafını kabul ettiğimiz, diğer tarafını reddettiğimiz durumların habercisidir zıt açılar ve ne kadar reddedersek o taraf hayatımızdaki varlığını bize hissettirmek için o denli gerilim ve baskı yaratacaktır. O noktada reddetmek yerine “olayın bu yönü bana ne söylemek istiyor?” “kabul ettiğim tarafın ne kadarını feda edebilirim ki dengeye ulaşabileyim” şeklinde düşünmek sanırım yanlış olmaz. Başlangıçta zor olabilir ama kabule geçtiğimiz anda, inkarı bırakıp iki taraf açısından da dengeyi sağlamak yönünde adım atarak yol alabiliriz. İnkar edip, görmezden geldiğimiz her olay ya da kişi bir şekilde hayatımızdaki varlığını bize hissettirmek için her zaman bir yol bulacaktır ve bu da bizlerin hep kaçındığı şey olmamış mıdır hayatta?

Tasavvufta zıtların birliği esastır ve Mevlana’ya göre her şey zıddı ile vardır. Dünyada iyi- kötü, güzel-çirkin, siyah-beyaz, aydınlık-karanlık vardır. Bu kutupsallığa “birlik” penceresinden bakmak yani “aydınlığı” “karanlığın olmayışı”, “çirkinliği” “güzelliğin eksikliği” açısından ele alırsak sanırım farkındalıklı bir yaklaşım tarzı sergilemeye başlarız. Hepimiz aynı mükemmel “tek” in binlerce, milyonlarca parçasından birisiyiz sadece. Haritalarımızdaki zıt açılar işte bizlerin dikkatine sunduğu bu zıtlıkları fark et ve bunu dengeye getirmeye çalış demekte. Bir kez bu dengeyi yakaladığımız anda, bunu başkaları ile de paylaşabiliriz. İlişkilerde karşılıklı meydan savaşları yapmak yerine, anlayış, sabır, tolerans geliştirerek o ilişkiyi muhteşem bir noktaya taşımak mümkün.

HANGİ BURÇLAR BİRBİRİ İLE KARŞIT AÇI YAPAR VE NE İSTERLER BİRBİRİNDEN ?

KOÇ-TERAZİ

Ben-Sen    Ben- Biz

İddia etmek- ödün vermek

Bağımsız olmak ihtiyacı- ilişki kurmak ihtiyacı

Kararlı olmak-Tereddüt etmek

Bu burçlara yerleşmiş gezegenlerimiz birbirlerine zıt açı yaparlar ve “ilişkiler” yolu ile farkındalığımızı açmaya çalışırlar. Bu burçlarda yerleşmiş gezegenlerimizin bir tanesi “vermek” diğeri “almak” isteyecektir ilişkilerimizle ilgili konularda. Değer vermek isteriz, aslında karşılığında kendimize de değer verilmesini talep ederiz. Sevgi veririz, sevgi almaya çalışırız. Bir yanımızla bağımsız olmak isterken, bir yanımız bir ilişki içinde olmak için can atar. Bu iki ucu dengeleme çabamız bizi ilişkilerimiz yolu ile farkındalığa ulaştıracaktır. Talep etmeden, baskı yapmadan, ne istediğimizi bilerek, koşulsuz sevgi ve merhametle yaklaştığımız ölçüde de ilişkilerimiz yolu ile gelişeceğiz elbette.

BOĞA-AKREP

Benim-Senin

Benim param-senin paran

Sakinlik-krizler

Huzur ve güvenlik arayışı- Huzursuzluk ve Kriz Deneyimleri

Her iki burca yerleşen gezegenlerimiz  aynı şeyi ister aslında: Bağlılık ve arzu, özellikle para ve güç arzusu. Burada farkındalık “değerler” yolu ile ortaya çıkacaktır. Maddi ve manevi olarak kazanmak ve bunun hazzını yaşamak ya da kaybetmenin getirdiği krizleri deneyimlemek. Neye ne kadar değer veriyoruz? Değer verdiklerimizi kaybettiğimiz anlarda nasıl bir tutum içerisinde kalıyoruz? Bazı şeyleri feda edebiliyor muyuz acaba hayatımızda? Bu burçlara yerleşen gezegenlerin yarattığı gerilim ve kutupsallığı aşmak için bazen bir şeylerin elden çıkartılması gerekebilir, sabırla karşılamamız gereken kayıplarımız olabilir. Öfke, hiddet, kıskançlık, maddeye olan aşırı bağlılık aşmamız gereken tuzaklar olarak bu kutupsallıkta bizleri beklemekte.

İKİZLER- YAY

Gündelik Bilgiler- evrensel bilgiler

Mantık-Sezgi

Bilgi- Bilgelik

Kısa yolculuklar- Uzun yolculuklar

Kardeş, yakın çevre- Uzak akrabalar, tanıdıklar

Bu iki burcun kutupsallığı “bilgi ekseninde” ortaya çıkacaktır. Günlük, sıradan bilgiler mi yoksa anlamlı bizleri gelişim yolunda destekleyecek bilgiler mi? Kendimizle yüzeysel bir ilişki mi kuruyoruz yoksa “uzun seyahatlerimizi” kendi içimize doğru mu yapıyoruz? Bu burçlara yerleşen gezegenlerin sergilediği gerilim bizleri meraklı, hayatı ve onun dinamiklerini anlamaya dair araştırmacı yapmaya hizmet eder. Bir nevi “öğrenci ve öğretmen” ilişkisi önümüze serilir bu dualitede. Bir yanı ile öğretmenizdir biliriz her şeyi, bir yanı ile meraklı bir öğrenci gibiyizdir.

YENGEÇ- OĞLAK

Ev hayatımız- İş hayatımız

Ailemiz- kariyerimiz

Anne- Baba

Özel hayatımız- Toplum Hayatımız

Teslim olmak,rıza göstermek -Disipline Etmek

Oğlak burcundaki gezegenler “kurallara uyarsan, sınırları kabul edersen seni kabul eder, ödüllendiririm” der, kuralcı ve disiplinli bir baba gibi; Yengeç burcundaki gezegenler ise “Seni seviyorum, çünkü seni olduğun gibi kabul ediyorum  kuralları sen biliyorsun zaten” der, sevgi dolu bir anne gibi. Bu zıtlığı eşit ve uygun bir şekilde kabul edip birleştirebilirsek ideal bir ebeveynliği sağlamış olmaz mıyız sizce? Gerektiği kadar sınır, gerektiği kadar olanı olduğu şekliyle kabul ediş ve onaylama. Ya da işimiz ve aile yaşantımızda dengeyi sağlamakta zorlandığımızda huzurumuz kaçmaz mı? Toplum hayatından da kariyer hayatından da vazgeçmeden aile içinde denge ve huzur sağlamak çabası bu kutupsallıkta farkındalığı açacaktır. Tıpkı bir şarkıda söylendiği gibi: “çocuk da yaparım kariyer de ! 🙂 “

ASLAN- KOVA

Birey olarak egoyu ortaya koymak- Grup içinde egoyu bertaraf etmek

Benim ideallerim- Toplumun idealleri

Otokrat- Demokrat

Kişisel ayrıcalıklarım- Toplumun İhtiyaçları

Bireysel Yaratıcılığım- Toplum için Yarattıklarım

Gururlu, sabit ve aykırı olmaya çalıştığımız bir çatışma alanıdır burası. Sevgi ve dostlukla ilgili çatışmalar hep egonun zorla karşı tarafa baskı unsuru olarak sunulması neticesinde yaşanıyor çoğu zaman. Aslan bireysel egonun güçlü bir şekilde ifade bulduğu bir burçken, Kova hümanist ve insancıl yapısıyla demokrat bir tarz ortaya koyar. Aslan burcundaki gezegenlerimiz “gurur duyacağımız ve mutlak hakimiyet kurmaya çalışacağımız” şeyleri talep ederken, Kova burcundaki gezegenlerimiz ise ifade ettiği şey her ne ise, sevdiği ve değer verdiği için onu özgür bırakır. Bu oldukça hümanist bir yaklaşımdır. Bu zıtlık dengeye geldiği zaman ise “ego” kendini gereksiz yer ve zamanda ortaya koymayıp, toplum ve birey için en gerekli şartlarda ortaya çıkacaktır, gerçek ve kalıcı bir başarı da bu şekilde ortaya çıkabilir ancak.

BAŞAK- BALIK

Düzen-Karmaşa

Çalışarak,işimle hizmet ediyorum-Ruhsal olarak kendimi adayarak hizmet ediyorum

Kusur- Kusursuzluk

Eleştirisel yaklaşımlar-merhametli yaklaşımlar

Tertip,düzen- Dağınıklık, karmaşa

Sağlık-Hastalık

Bireysel egonun çok daha ötesinde “hizmet etmek” ile ilgili bu iki burç arasındaki çekişme kaosa düzen getirme çabasıdır aslında. Başak burcuna yerleşen gezegenlerimiz benliğimizin, başkalarının, toplumun gelişim ve düzenini talep eder, mükemmellik peşindedir, Balık burcuna yerleşen gezegenlerimiz ise ifade ettiği şey her ne ise ona teslim olur, akışına bırakır, aslında bir “kusur” olmadığını düşünür ve bu yüzden de zaman zaman hayal kırıklıkları ve gerçeklerden kaçma şeklinde yanlış ifadelere de bürünebilir. Farkındalık açısından baktığımızda bu iki zıt kutup aslında bir araya geldiğinde gerçekten faydalı ve verici türden bir işbirliği ortaya çıkartabilir. İnsanlara ve topluma en faydalı hizmetler bu eksendeki gerilimin bir noktada dengeye gelmesi ile sağlanabilir.

Her ay gökyüzünde bir yeni ay bir de dolunay oluşur ve dolunay zamanları da Güneş ve Ayın karşı karşıya geldiği bir zıt açıdır aslında. Haritanızda zıt açınız yoksa bile dolunay dönemlerinde hissettiğimiz gerginliği ve enerji yoğunluğunu bir düşünsenize! Dolunay dönemlerinde nasıl ki bir şeyler görünür hale gelmeye başlayıp, bizlerin hayatında final niteliğinde olaylara sebebiyet veriyorsa haritalarımızda bulunan zıt açılar da farkındalık yolunda adım atmamız için bizlerin yolunu aydınlatan bir işlev görebilir. Yeter ki gelişmek, olumlu anlamda değişmek ve dönüşmek için istek duyalım….

Sevgi ve farkındalıklı güzel günlere, gökyüzü rehberimiz olsun….

Hülya DEĞER Dip.ASA

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s