12 OCAK YENGEÇ BURCUNDA DOLUNAY :CEHENNEMİN KAPISINDAN ÇIKIŞ

 

dolunayyyyyyyyy

12 Ocak 2017 de İstanbul saati ile 14:34 de Yengeç burcunun 22. derecesinde bir dolunay yaşayacağız. Öncü ve değişken burçlarda vurgunun yoğun olduğu, bütün gezegenlerin de düz hareket ettiği ve buna bağlı olarak da hayatımızda birçok olayın  hızla ivme kazanacağı, aldığımız kararların sonuçları ile kısa vadede yüz yüze geleceğimiz, durumumuz her ne ahvalde ise tüm çıplaklığı ile gözümüzün önüne serileceği bir dolunay deneyimleyeceğiz.

Dolunay haritasında Ay yönettiği ve içerisinde bulunmaktan mutlu hissettiği Yengeç burcunda ve haritanın 2. alanında; Güneş ise Plüton ile kavuşum yapmış durumda ve haritanın 8. alanında yer almakta. Jüpiter ve Uranüs arasındaki zıt açı da bu göksel çekişmeye bir noktadan dahil olunca önümüzde kocaman bir kare açı kalıbı duruyor ki her bir köşesi bir hayat alanımızı zapt etmiş ; bizi bir o yana bir bu yana çekiştirip durmakta…

Klasik dönem astrologlarından Firmicus Maternus astroloji haritalarında 2. ve 8. alanları “cehennemin kapıları” olarak adlandırmış. 8. alanı cehennemin giriş kapısı, 2. alanı da cehennemden çıkış kapısı olarak betimlemiş. Bu alanda gerçekleşecek tutulma ya da dolunayların yüksek düzeyde sefalete ya da varlığa işaret edebileceğini de anlatmış klasik dönem eserlerinde. Bilmeyenler için hatırlatmak isterim klasik astrolojide 8. alan ölümü, 2. alan ise sahip olduğumuz maddi kaynakları anlatır. Hermetik bilgiler ışığında bu anlamda maddenin kötülüğü taşıdığı yorumunu yapabiliriz. Para değil midir ki insanın gücü ve acizliği deneyimlediği hele ki çiğ ve sığ yaklaşımlarla hayatını bu temele oturtup, insani değerleri bir kenara attığı durumunda da her tür dalavereyi ve kötülüğü yaptırıp insanı “beşer” yani ruhsuz bir kabuk durumunda tutan ?

Haritanın genel göstergelerine baktığımda, ben dolunay sonrasında oluşabilecek etkileri daha çok maddi anlamda büyük zorlanmaların olabileceği yönünde değerlendiriyorum. Ailemizi, yuvamızı ve yurdumuzu, bunlara dair bağlılığımızı sorgulayacağımız, nelerin bizi cehennemin kapısının önüne getirdiğini ve nelerin de bu cehennemin kapısından çekip çıkarabileceğini sorgulayacağımız, mal- mülk, para -pul konuları başta olmak üzere hayatımızda bizi nelerin güvenli hissettireceğini düşüneceğimiz bir dolunay yaşayacağız.

Neyi elden çıkaracağız bu cehennemden çıkmak için? Neler yük üzerimizde ? Hangi hayat alanlarında, kaç cephede birden savaşacağız ? İşimiz, yuvamız, ailemiz, çoluğumuz çocuğumuz, evliliğimiz, ilişkilerimiz ve bütün bu alanlarda çarkımızı çevirip, odumuzu ocağımızı tüttürecek para ve kazanımlarımız bu dolunayın odak noktasını oluşturacak.

yengeç burcunda dolunay by hülya değer

Gökyüzünde anın haritasında büyük kare açı kalıbı var demiştim yazımın başında. Hayatımızda çözümsüz gibi gördüğümüz sorunlar içerisinde kendimizi bir kapana kısılmış gibi hissediyor pek çoğumuz. Üstelik de bir değil birkaç alanda savaş veriyoruz. İş bir yandan, ilişkiler bir yandan, ev bark, çoluk çocuk sahibi olanlar evinden yuvasından, çoluğundan çocuğundan, bekarlar ilişkilerinden, bir işe sahip olsun olmasın çoğu kişi işinden, bazıları  sağlığından bir de hepsinin üstüne tuz biber eken para sorunlarından, ödeme, borç-alacak konularından hepimize fenalıklar geldi kişisel hayatlarımızda. Hani derler ya geldi mi üst üste gelir terslikler, aksilikler işte tam da buna benzer durumların habercisi gibi gökyüzü. Büyük kare açı forumun çıkış noktası da yine kare açının kendi içerisinde aslında. Danışmanlıklarımda bu tip zorlayıcı açısal formu bir doğum haritasında gördüğümde heyecanla bunun çıkış noktalarını bulmaya çalışırım. Her yara içerisinde kendi şifasını da barındırmaz mı ? Büyük zorluklar ve krizler kendi içerisinde çözümleri, yeni başlangıçları ve artık tamamlanması gereken finalleri de içinde bulundurur bana göre. Dalgalanmadan durulmaz ki denizler. Sizce de öyle değil mi?

Peki ya bu dolunay haritasında neler bize çıkış olabilir, nasıl tutunabiliriz hayata bunca zorlu durum ve şartlarda derseniz, hayatında birden çok alanda mücadele içerisinde olanların öncelikle bir durup, hasar tespitinde bulunmalarını, bunun için de içlerine dönüp tarafsızca bir iç gözlem yapmalarını, kendilerini sorgulamalarını önerebilirim. Bu kadar çok alanda enerjiyi dağıtmak yerine belli bir hayat alanında, belli bir konuya odaklanmak çok daha verimli olacaktır. Önceliklerimizi belirlememiz şart bu koşullarda.

Astrolojik olarak büyük karenin ortaya çıkaracağı sorunları, yine bu oluşuma dahil olan gezegenlerin içerisinde bulunduğu burçların nitelikleri belirleyecektir. Çatışmanın çözümü de o “nitelik” aracılığı ile olacaktır. Dolunay anı haritasında Yengeçteki Ay, Oğlaktaki Güneş, Koçtaki Uranüs ve Terazi burcundaki Jüpiter karşılıklı olarak birbirlerine meydan okuyorlar. Bu gezegenler ÖNCÜ burçlarda bulunuyorlar. Demek ki pek çok alanda enerjimizi dağıtıp kendimize yeni cepheler açmamız sorunlarımızı çözmeyecek. Giriştiğimiz işlerde aşırıya kaçma eğilimimiz de sorunlarımızı çözmek bir yana büyüttükçe büyütecek. Odaklanmamız ve önceliklerimizi belirlememiz gerekmekte. Bazı şeylerin elimizden çıkmasına izin vererek, değişime direnmek yerine akışla birlikte,sükunet içinde kalarak en azından böylesi zorlu enerjilerin bir nebze olsun yatışmasını bekleyerek bu süreci geçirmemiz gerekmekte. Hızlı gelişecek ve kuvvetli etkiler açığa çıkaracak şu gökyüzü etkileri altında hayatımızdaki insanlarla, özellikle de ailemizle ya da bize aile sıcaklığı ve huzuru veren insanlarla olan ilişkilerimizde güçlü bağlar geliştirmek, kimin yanımızda durduğuna, bu zor günlerimizde kimlerin bize omuz verdiğine, sıkıntılı bu süreçte hayatımızın hangi yapısına öncelik verip hangi yapısını feda edeceğimize karar vermemiz gerekiyor.

Bu dolunayda kendimizi çok kırgın, çok güçsüz, zayıf ve çaresiz hissetmemiz, sanki annesinden ayrı kalmış bir çocuk gibi güvensiz ve korunmaya muhtaç hissetmemiz mümkün. Sahipsiz, öylesine bir kenarda sahiplenilmeyi, güven ve huzur içerisinde yaşamayı arzu eden minik kedi yavruları gibiyiz. Korkuyoruz çünkü…Geleceğin ne getireceğini bilememekten, yersiz yurtsuz, yuvasız kalmaktan, parasız kalmaktan, ele güne muhtaç olmaktan acayip korkuyoruz. Bizi konfor alanımızdan çıkaracak her olaydan, adım atıp da elimize yüzümüze bulaştırmaktan, tavır almaktan, taraf tutmaktan ya da sahipsiz ve kimsesiz kalmaktan acayip korkuyoruz. Üstüne üstlük bi de hassasız ki buluttan nem kapar haldeyiz, kim ne dedi, neyi ima etti, bana mı dedi vıdı vıdıları da cabası. Retrodan yeni çıkmış ama 29 derecede bulunması itibariyle de problematik çalışan, üstelik de tutulma haritasında yükselen İkizler burcunun yöneticisi olan bir Merkür var önümüzde. 8. alanın girişine yakın durması itibariyle cehenneme odunları dilimizle, söylediklerimizle bazen de söylememiz gerektiği halde susup  da dilsiz şeytana büründüğümüz hallerimizle taşıyacağız sanırım 😦

Yengeç burcu anılarımızdır, en derinlerde yatan geçmiş yaşam deneyimlerimizdir, hatıralarımızdır. Kaybettiğimiz maddi fırsatlar, kriz yaşadığımız ilişkiler, geçmişi de fazlaca kurcalayıp düşünüp düşünüp öfke duyduğumuz durumlar bu dolunayda birden hortlayabilir aman deyim…Düşünüp düşünüp öfkelenmek, ya da geçmiş bitmiş günlerin yasını tutmak bizim geçmişe daha da  sarılmamıza neden olacaktır. Zaman geçmişe saplanıp kalmak değil tecrübelerimizden, yaşadıklarımızdan dersimizi alıp, önümüze bakma zamanı aslında. Ha varsa geçmişte fark etmediğimiz ama şu an bize derman olabilecek , çözüm olabilecek bir ayrıntı işte dolunayda bunu yakalamak da söz konusu olabilir bazılarımız için.

Tutulmanın Kiron ile olan olumlu açısı ise ; çoğumuzun hayata tutunma mücadelesi verdiği şu günlerde, üzerimizde çevrenin baskıları bir yandan, kendi çaresizliğimizden oluşturduğumuz ne yapacağını bilmez hallerimiz bir yandan sıkıştırıp bunaltsa da , yaralı bereli de olsa bir çıkışımızın da olabileceğini haber veriyor. Bu anlamda da Kiron’un yanı başında duran Mars bize az da olsa cesaret verecektir.Tıpkı kurşun yarası olan ama yarası ile baş başa kalmış, zor ve çaresiz koşullarda birinin; o kurşunu kendi ısıttığı bıçakla, kendi elleri ile kanırta kanırta çıkartması gibi cesaretle ve korkusuzca sorunlarımızın üzerine gittiğimizde, yara bere içinde kalsak da bir şeklide çözüm yaratabileceğimizi düşünüyorum. Evet zor…Evet acılı belki ama Ay Yengeç burcunda, saracaktır yaralarımızı…Şimdi ağlamak sızlanmak, kayıpların ardından gözyaşı döküp, kendi çaresizliğimiz içerisinde zaman geçirmek değil sabır ve sükunetimizi koruyarak, kendimizi dönüştürme zamanı. Biraz sorumluluk, biraz tedbir ve çokça da tevekkül içerisinde olmamız gerekiyor sanırım. Yarası saklılar, yarası açıktan kanayanlar ve dahi kim varsa yanımızda, yöremizde el atma, destek verme ve dayanışma içerisinde kalarak; güzel günlerin geleceğine dair inancımızı da her daim diri tutarak cehennemin kapısından çıkacağız elbet…

Sevgi ve umutla kalalım hepimiz…Gökyüzü rehberimiz olsun….

Hülya DEĞER  Dip.ASA

© Hülya Değer’e ait tüm yazıların yayın hakkı saklıdır,kaynak gösterilmeksizin kullanılamaz.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s