12 MART BAŞAK BURCU DOLUNAYI: BOŞA KOYDUM DOLMADI, DOLUYA KOYDUM ALMADI

BAŞAK DOLUNAY

Bugün İstanbul saati ile 17 :52 de Başak burcunun 22. derecesinde bir dolunay gerçekleşiyor. Anın haritasında 1. evde bulunun Başak burcundaki AY, ikili ilişkiler ve ortaklıklar alanındaki Güneş ile karşı karşıya gelecek. Dolunay ikili ilişkilere vurgu yapıyor yapmasına ama bunu en son yaşadığımız Balık burcundaki Güneş tutulmasının bir finali olarak da düşünmek mümkün. O günden bu yana başlayan işler, atılan ya da atılamayan adımlar, verilen ya da verilemeyen kararlar ve sonuçlar görünür hale gelecek tüm çıplaklığı ile. Başak burcundaki bu dolunayda burcumuz ne olursa olsun hepimiz aynı temalara yoğunlaşıyoruz : Kendimizi ve ilişkilerimizi nasıl verimli hale getirebiliriz ? Aksayan yanları tamir edebilir miyiz? Eksiklikler ya da yapılması gerekenler neler olabilir ? Varsa sorunlar çözebilir miyiz? Yaşamımızı verimli hale getirmemiz ne kadar mümkün olabilir, şifalandırabilir miyiz ki sorunlarımızı ?

BAŞAK burcu enerjisi analizcidir, kolay kolay tatmin olmaz yoğunlaştığı şey her ne ise onu mükemmel hale getirmeden. Sorular sorar, inceler, analiz eder, didik didik eder ve olanı en verimli hale getirmek, fonksiyonel hale getirmek ister. Bu nedenle de eleştirir, verilerden sonuçlar çıkartır ve buna göre de planlar yapar. Zor beğenme, her şeyi akıl ve mantık yolu ile açıklama gibi bir eğilimler de Başak burcu ile İlgilidir. Hele ki şimdi AY Başak burcu enerjisine büründü ki tepkisel yanımız, güvenlik ihtiyacımız ve duygularımız da Başak egemenliğinde. Detaylara hakim olmadan, aradığımız cevapları bulmadan,sorunlara pratik ve uygulanabilir çözümler sunmadan içimiz rahat etmeyecek gibi.

Dolunay’ın yöneticisi olan MERKÜR anın haritasında Balık burcunda ve büyük bir stelyumun bir parçası olarak 7. alanda bulunuyor. Satürn ile olan kare açısı ile olabildiğince karamsar ve depresif enerjiler ortaya çıkarmakta. Zihnimiz yorgun, kalbimiz yorgun, ruhumuz yorgun durumda. Hepimiz yaşamda bir şeyler yapmak istiyoruz, projelerimiz var yaşama geçmeyi bekleyen. Planlarımız var gerçekleşsin artık diye beklemekten artık bizi bunaltma noktasına getiren. Bir şeyler olsun ve artık bir sonuç alalım, biraz sisler dağılsın önümüzü görelim istiyoruz.

Belli bir düzen geliştirmek, aksan yanlara bir sistem getirip yeniden düzenlemek, kendimizi ve yaşamımızı yenilemek istiyoruz artık. İçinde bulunduğumuz durum her ne olursa olsun verimli hale getirmek, maddi anlamda daha somut veriler ile yol almak istiyoruz. Hatta ileri boyutta belki de mükemmel olsun şu işim de diye uğraşanlar da olabilir aramızda. Amaaa…. Ama işte Güneş Balık burcunda. Somut sonuçlar istiyoruz artık, maddi dünyada bir şeyler otursun istiyoruz da  belki bir arpa boyu yol gidebiliyoruz çünkü ruhumuz, özümüz yani Güneş başka şeyler istiyor bizden. Başak burcu ne kadar dünyevi ve maddesel bir burç ise Balık burcu o kadar evrensel ve uhrevi bir burç. İnanç istiyor, büyük plana teslimiyet istiyor, sen elinden geleni yap ama geri kalanı bana bırak artık diyor Güneş.

Sözün özü somut dünyada yaşama dair, ilişkilerimize ve alışkanlıklarımıza dair kişisel güvenliğimize odaklanmak güzel ama evrensel sisteme, evrenin yasalarına, onun eşsiz düzenine de güven duymadan yol almamız çok zor ne yazık ki… Çok evhamlı, endişeli ve zihnin oynadığı vıdı vıdı oyunlarına kapılmış bir haldeyiz, evrenin bizim için hazırladığı plan ve yol belki de bambaşka. Her ne ise işte bu planlar biz ne kadar vık vık etsek, kendi küçük aklımızla evrensel aklı yok sayarcasına yol almaya çalışsak da yeni bir dönem artık her hali ile görünür olacak dolunayı takip eden günlerde. Balık -Başak aksındaki tutulmaların 2015 yılından bu yana bize anlatmaya çalıştığı temalar artık tamamlanıyor, görünür hale geliyor.

Tutulma yöneticisi Merkür den biraz söz etmek istiyorum çünkü hem tutulma haritasının yükselen yöneticisi hem de tutulmanın baş rol oyuncusu AY’ın yöneticisi olan gezegen olarak kilit durumda ve haritanın da en zayıf kondüsyonda olan gezegeni.

Merkür aklımız ve iletişim becerilerimiz ise, şimdi aklımız biraz karışmış durumda, hafiften dağıtmışız, bir böyle diyoruz bir şöyle. Dün “evet” dediğimize bugün “hayır” diyoruz. Zihnimiz birbiri ile çelişen, tutarlılığı da olmayan fikirler ile dopdolu. Düşündüğümüz ile yaptığımız, aklımızdakiler ile dilimizden dökülenler farklı. Güvensizliğin ve belirsizliğin eşlik ettiği düşüncelerle daha da eleştiriyor, bir türlü ne istediğimizi bilmiyor gibiyiz. Bir de bu yetmez gibi Mars girmiş Boğa burcuna. Peki para peşine mi düşeceğiz, yoksa elimizdekileri mi koruyacağız? Mücadele mi edelim yoksa elimdeki bana yeter deyip kenarda onu sımsıkı tutmaya mı çalışalım? Yetmedi dahası da var Venüs retro durumda, ilişkiler zaten zorda, geçmişten gelen, çözülmemiş sorunlar ile mi uğraşacağız yoksa bugünlerde patlak verebilecek aksaklıklardan mı koruyalım ilişkilerimizi? Büyük iyicil de retro durumda öte yandan, sorgula bakalım diyor adil misin, samimi misin inandığın şeylerde? Eşit ve dengeli davranabiliyor musun inançlarında? Böyle olmasını mı arzu etmiştin yaşamındaki büyük resmin? Kendine mi Müslümansın yoksa ?

Yani velhasıl kelam zihnimiz çok dolu, dikkatimiz dağınık bir halde giriyoruz bu dolunaya. Kendimizi evrensel akla teslim etmekten, olanı olduğu hali ile kabule geçmekten, içimizdeki merhamet ve sevginin iyileştirici, şifalandırıcı gücünden yararlanarak yaralarımızı sarmaktan başka kaçarımız yok gibi. Her şeyi, özellikle de karşımızdakileri eleştirip mükemmel hale getirmeye çalışmak yerine “merkezde bırakmak*” zamanlarındayız. Şimdi sizi Merkez Efendi’nin şu kısacık isim öyküsü ile baş başa bırakıyor ve dolunayın tüm yaralarınızı iyileştirip, şifalandırmasını, geleceğimize doğru yol aldığımız şu günlerde dolunayın parlak ışığının, yaşamımızdaki belirsizlikleri aydınlatmasını tüm kalbimle diliyorum.

Sevgi ve ışık ile, gökyüzü rehberimiz olsun…

Hülya DEĞER dip. ASA

HER ŞEY MERKEZİNDE GÜZEL *

Ünlü Sufi üstatlarından Sümbül efendi bir gün sınamak için dervişlerine bir soru sorar:

“Alemi siz yaratmış olsaydınız nasıl yaratırdınız?”

Bu soruyu kimi “kötülüğü yeryüzünden kaldırırdım”, kimi “Sefaleti istemezdim” diye yanıtlamış. Bir diğeri yalnız bahar mevsimlerinden ibaret bir dünya, bir başkası da sadece ibadetlere dayanan bir hayat istemiş. Sıra parlak öğrencilerden biri olan Müslihiddin’e geldiğinde Sümbül efendi:

” Bir de sen söyle bakalım sen nasıl bir dünya isterdin?” diye sormuş. O ise her zamanki mütevaziliği ile önce cevap vermemiş hocasına. Hoca tekrar sorduğunda ise,

“Her şeyi merkezinde bırakırdım efendim. Hiç bir şeyi yerinden oynatmazdım. Alem mümkün alemlerin en iyisi. Burada her şey güzel her şey hoş! Hiç bir şey eksik de değil fazla da. Hiç bir şey nedensiz de değil, gereksiz de !”

Bu cevaba oldukça memnun olan hocası :”Aferin derviş Müslihiddin! Demek her şeyi merkezinde bırakırdın. Benim de beklediğim yanıt buydu. Öyleyse senin adın bundan sonra Merkez Muhiddin olsun. Ve böylece Musa Bin Müslihiddin olan bu Sufinin adı o günden sonra Merkez Efendi olarak kalmış.

Kaynak: Gölgenin Hakikati, Musa Dede Tuti Kitap

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s