“Sonunda üç şey önemlidir; ne kadar sevdiğin, ne kadar nazik yaşadığın ve senin yazgında olmayan şeylerden nasıl zarafetle vazgeçebildiğin.”

Buddha

19 Şubat Salı günü İstanbul saatine göre 18:53 de BAŞAK burcunun ilk derecesinde bir dolunay yaşayacağız. Her ay ay yaşarız dolunayı ve ardından gelen yeniayı aslında. Doğanın kendi akışı içinde gayet ritmik bir döngü içinde gerçekleşir ay fazları. Biz yeryüzünde yaşan insanoğlu için ise “Gökyüzünde olan, yeryüzündeki gibidir” düsturundan hareketle, gündemimizdeki olaylar, ilgilendiğimiz konular; önümüzde gerçekleşen ay fazının temsili olan sembolizmaya göre, yeni bir duruma geçiş yapar. Ya bir şeyler başlar, ya bir şeyler tamamlanır ve görünür olur ya da ummadığımız haberler, gelişmeler gündemimize gelir.

BALIK/BAŞAK aksında gerçekleşen Dolunay haksızlığa uğramış, incinmiş, kırılıp dökülmüş, hak ettiğini alamadığı için gücenmiş, karşındakine sırt çevirip de içinden de çıkışı nasıl bulurum diye düşünen tarafımıza ŞİFA olabilecek türden, incinmiş yerleri tamir edebilmek adına harekete geçirici bir dolunay. Verimli kullanabilenler adına tam bir arınma, ruhsal anlamda detoks yapma, kör düğüm olmuş ilişkilerin düğümlerini çözme/çözebilme /çözülemiyorsa da bırakıp o düğümün ruhumuzdaki etkisini zamanın şifalı kollarına bırakma zamanı.

Anın haritasında gerçekleştiği aks BEN- SEN aksı. Yani ikili ilişkilere dair şifa bekleyen, bi el atıp çeki düzen vermemiz alanlar olduğunu anlatıyor dolunay. Küstüğümüz, kırıldığımız ya da kırıp döktüğümüz, haksızlığa uğradığımız veya “günah keçisi” ilan edilip itilip kakıldığımız, hayatın içinde kendimizi “kader kurbanı” gibi hissettiğimiz, en çok sevdiklerimiz üzerinden sınava girip de, hayal kırıklığı içinde gözyaşı döktüğümüz her ne varsa ilişkilerimiz adına işte şimdi tam bir temizlik, tam bir şifa, tam bir detoks zamanı, zararlıyı- yararlıdan ; verimliyi verimsizden ayırmak adına.

Astrolojik olarak BAŞAK, temizlik ve düzenin, tertipli, sorumlu ve özenli çalışmanın adıdır. Derin düşünür, akıllıdır ve pratiktir. Titizdir, mükemmeliyetçiliği abartmadığı sürece hem kendine hem de hayatındaki diğer insanlara yaşamı daha pratik ve faydalı hale getirir. Faydalıyı faydasızdan; iyiyi kötüden, verimliyi verimsizden kolaylıkla ayırır, düzenler, derler ve toplar. Tam karşısındaki Burç yani BALIK da düzenin burcudur aslında ama bu bildiğimiz bir düzen değildir. Kaosun içindeki düzenin Burcudur Balık. Bizim aklımızın almadığı/alamadığı; nedeni ve sonucu hakkında çok da fikir sahibi olmadığımız olaylar vardır ya, koatik bulduğumuz işte onun adıdır BALIK.

Dolunay anın haritasına dönüp bi bakacak olursak; bizleri en çok zorlayan açısal görünümün Dolunayın dizpozitörü (yöneticisi, söz sahibi olanı) durumundaki gezegen olan MERKÜR’ün yerleşimde olduğu burç ve Jüpiter’le, NEPTÜN ile yaptığı kontaklar.

BALIK burcunda MERKÜR, Neptün ile kavuşum durumunda ve JÜPİTER ile kareden çalışıyor. Yani ne mi demek istiyor ? Kafamız bi dünya 🙂 Faydalı ve faydasızı ayrıştırma ve içinden en işimize yarayacak olanı bulma noktasında gerçeklerden uzaklaşabiliriz, mantıklı karar vermemiz, aklı başında kendimizi ifade edebilmemiz oldukça zor. Çok çabuk “aşırı iyimser hallerimizin” kurbanı durumuna düşebilir ya da gerçekçi olacağımız yerde aklımız bi karış havada “kendi küçük ama dışarıya kocamannn” gösterdiğimiz dünyamız içinde debelenip durabiliriz.

Bi elimden tutanım yok, sırtımı dayayabileceğim sağlam bi duvar yok, param yok, bi sevenim yok, işim yok, yok oğlu yok listesini uzatıp duruyor olabilir içimizden bazıları. Çoktan kurban psikolojisi içinde düştüğü “düşünce ve algı” boyutunun girdabında sürükleniyor da olabilir kimleri belki de… Ama… Ama Dolunay BAŞAK burcunda. Kendi aklımız, yüreğimiz, çalışkanlığımız, bilgimiz, ayrıştırıcı düşünce şeklimiz ile gayet de rahat işin içindeki can alıcı noktayı bulup çıkmak mümkün. Hayatın zorlu dönemeçlerinde nasıl aklını kullanıp, mücadelesini gerçekçi temellere oturtacağını BAŞAK dan daha iyi kim bilebilir? Üstelik de bunu tek başına yapmaz, yaşamını paylaştığı diğer insanlara da mütevazi bir şekilde tecrubelerini, bilgisini aktararak, hizmet ederek yapar. Düşenin elinden tutup da kaldıracak kadar da mütevazi olmaktan bahsediyorum.

Gerçekçi olma sürecinin içinden geçtiğimizi anlatan gökyüzü, Boğa Burcundaki MARS’ın bizlerin ateşini, öfkesini bir nebze düşürerek, biraz daha somut, gerçekçi bakış açısı katacak bizler dolunayda zira olumlu bir açısal ilişki içinde MARS ve Dolunay. Sakin ve sabırlı olanlara müjdeler olsun 🙂 Bakmayın siz MARS Boğa burcunda zararda diyenlere zira hayatın içinde durup da ne yapıp ettiğimizi bi anlamak için frene basmamız gereken zamanlar yaşarız. İşte Mars Boğa bunu anlatıyor. Adım atarken düşün, taşın, garantili ve sağlam yollardan git, öfkenin kurbanı olma, acele etme  diyor bize MARS.

ŞİFA eksenidir Başak ve Balık burçları oluşturdukları kutupsallıkta. İlişkiler ekseninde gerçekleşiyor madem; bize diyor ki ilişkilerinde ve ortaklıklarında aklı başında hareket et, ne gerekli ne gereksiz fark et. Sapla samanı ayrışır. Ruhuna diken olmuş batan ne varsa çek çıkar bakalım bi, temizle, havalandır hem gönlünü, hem bedenini, detoks yap doğum haritanın Başak evinde hayat bulmuş yaşam diliminde. BAŞAK toprağın elementidir unutma, verimlidir. Başağın mücadele eden, çalışan, tembelliğe geçit vermeyen enerjisini davet et o yaşam alanına.

SÖZ BÜYÜDÜR unutma (merkür-Neptün kavuşumuna selam olsun :)) Düşüncelerinle ve buna dayandırdığın kararlarınla ektiğin tohumların getirisini bir sonraki Yeniay da alacaksın unutma diyen yerleşimler var gökyüzünde. Düşüncelerinle cennetini cehenneme, cehennemini de cennete çevirebilirsin diyor adeta. E o zaman 🙂 O zaman negatif düşüncelerden, korkunun ve kaygının bizi ele geçirip hiç de fıtratımıza uygun şeyler yaptırmayan o karmaşık enerjilerinden bi silkelenme vakti değil mi sizce de ? Hastalıklı olan neren var yaşamında? Ruhunda? Bedeninde? Bul orayı ve şifalandır diyor gökyüzü. Belki işler ilk başta istediğin gibi gitmeyebilir, nasıl geldin bu duruma? Nerede çöpler doldu taştı ve temizlik vakti geldi? Bu durumun sana neye mal olduğunu bi hesap et bakalım bi? Alışkanlıklardan kurtulmak ve kaosun yarattığı o belirsizlik durumlarının verdiği tatlı bir rehavetten uyanmanın zorluğu yüzünden mi acaba senin duruşun? Fark et işte 🙂 Ne ektik ki zamanında şimdi hasat ettiğimizi beğenmiyoruz? İşte tüm bu dolambaçlı sorulara mantıklı cevaplar bulup, yapmamız gerekeni yapma, bırakmamız gerekenleri de zarifçe, kırıp dökmeden bırakma zamanın tam içindeyiz. Kimiz cehennem den bir cennet kimiz ise cennetten bir cehennem yaratacak bu süreçte; bu yaratımın baş aktörü de düşüncelerimiz. Düşüncelerimizi mantıklı temellere oturtma becerimiz ne kadar yüksek ve empati gücümüz ne kadar etkinse bunda da başarılı olacağız. Hadi bakalım hepimize kolay gele…..

Sevgi ve ışıkla, gökyüzü rehberimiz olsun…..

Hülya Değer Dip. ASA