14 Eylül Cumartesi günü İstanbul saati ile 07:32 de BALIK burcunun 21. derecesinde bir dolunay gerçekleşiyor. Etkileri itibariye oldukça kafamızı karıştırabilecek, yön ve hedef algımızı etkileyebilecek, gördüğümüzü ve bildiğimizi düşündüğümüz, zan-ettiğimiz şeylerin aslında hiç de öyle olmadığını tüm çıplaklığı ile ortaya döken bir dolunay bu.Çok sevdiğim Neşet Ertaş’ın bir türküsü düştü aklıma bu konuyu yazarken ve başlık olarak koymak istedim bir kaç dizesini…Dönelim bakalım gökyüzüne şimdi…
Her ay gökyüzünde AY ve GÜNEŞ karşı karşıya geldiğinde hayatlarımızda dengeye getirmemiz gereken bir şeylerin varlığını fark ederiz aslında. Ölçüyü fazlaca kaçırıp evdeki hesabı çarşıya uyduramadığımız, dengemizi alt üst eden, fazlaca gerildiğimiz ve kendimizi kontrol etmekte zorlanabileceğimiz türden olaylar, konular, kişiler hayatımızda çok belirgin olmaya başlar dolunay zamanlarında.
GÜNEŞ aydınlık olan, farkında olduğumuz konulardır hayatımızdaki; AY ise henüz fark etmediğimiz, karanlığımızda kalmış konuları anlatır, mutlu olmak için, güven içinde kalmak için neye ihtiyacımız olduğunun ifadesidir. Bu Cumartesi günü bu ikili, yani Güneş ve Ay BAŞAK ve BALIK burçlarının kutupsallığını yaşatacak bizlere. Her dolunayın enerjisini anlamak için gerçekleştiği burç aksının sentezini iyi anlamak durumundayız ki “neyi dengeye getirmemizi” bilelim öyle değil mi?
Başak ve Balık ekseni şifa eksenidir; kesip atılması gereken, toparlanıp düzeltilmesi gereken, titizlikle ele alınıp temizlenmesi gereken ve ardından kendimizi teslimiyetin güvenli limanlarına bıraktığımız konulara vurgu yaparlar. Başak beden sağlığı ile ilgili ise Balık ruhsal sağlıkla yakın ilişkidedir. Kaos ve belirsizliktir biraz da Balık; kaosa düzen getirmenin adıdır Başak. Eleştirisel ve ayırt edici taraf BAŞAK iken merhamet ve fedakarlık, kendini adama eğilimi olan taraf BALIK tır.
BAŞAK Güneş; sorumlu, gerçekçi, titiz karakter özelliği ise BALIK sorumlulukları erteleme eğiliminde olan, aşırı gerçekçiliğin karşına doğallığı ve sadeliği, empati ve merhameti öne çıkaran duygusal taraftır.. BAŞAK bireye hizmet eder ama BALIK kolektife hizmet eder. BAŞAK tarafımız kesin, denenmiş, analiz edilip, defalarca doğrulanmış, mantığımıza hizmet eden gerçekleri hedeflerken, BALIK tarafımız yaşamda her şeyin olasılık dahilinde olduğunu fısıldar bize, mantıklı demekte zorlandığımız yöntemlerle, kendine has sezgilerle ulaşmaya çalışır hedeflerine. Sezgisel empatisi onu bazen yanılgıya sürüklese de her şeyin “bir- bütün- eksiksik- kusursuz” olduğuna olan inancı, “beni yaratan elbet benim yolumu da gösterir” teslimiyeti diri tutar onu. Bu ikisinin arasındaki gerilim yapan ve bizi denge adına zorlayan ise Başak’ın düzen ve mükemmeliyetçilik takıntısı ile Balığın kaosa ve kaçmaya, kaçak dövüşmeye yatkınlığından kaynaklanır.
SU burçlarında gerçekleşen dolunaylar daha çok duygusal altyapımızı ve güvenlik arayışımızı gözler önüne serer. Uzun uzun üzerinde düşündüğümüz, belki de karar vermek adına adeta iki arada bir derede kaldığımız, boşa koysak dolmayan, doluya koysak almayan durumları yaşatır. Çoğunlukla pasiflik eşlik eder kararlara zira yaşanılan olaylarda empati ve duyarlılık maksimum çalışır. Bu dolunay ilişki, para ve her türden ortaklıklar adına “tamam mı? devam mı?” sorularına cevap arayacağımız, aradığımız cevapları da Balık ve Başak aksının içerisinde yukarıda anlattığım gerilimin içindeyken, “denge” haline geçtiğimizde bulacağımız bir dolunay.
Bakalım anın haritasında neler var?
İstanbul’a göre çizdirdiğimiz haritada Başak burcundaki VENÜS- MERKÜR ikilisi yükselen ile aynı anda doğu ufkunda yükselmişler. 29 drc ASC, 29 drc MERKÜR ve 29 drc VENÜS….ANARETİK derecedir 29 klasik astroloji kurallarına göre. Bunun da nedeni kötücül kabul edilen gezegenlerin o burç dekanında yöneticilik yapmasıdır. Genel olarak bu dereceye yerleşen gezegenlerin sorunlu çalışmaya aday olduklarından, son dakikada beliren sorunlara yol açabileceğinden, o gezegenin konusu ne ise dolup taşıp, en nihai noktasına ulaştığından bahsedebiliriz. Karmik bir derecedir aslında bu; zira bir konuda uzmanlaşabilecek düzeyde bilgiyi depolamış olan bu gezegen; iyi açılarda ve konum olarak haritada güçlü ise eğer, kişiye bahşedilmiş bir yetenek, karmik bir hak ediş de verebilir. Uzmanlık derecesidir, sistem o konuda bir uzman gibi davranmamızı talep eder zira, hataya pek yer yoktur.
29. drc MERKÜR kendi burcunda; çok akıllı, mantıklı, titiz, çalışkan olabilecekken son dakikada ani ve düşünmeden karar verildiğinde yaşanabilecek sorunları, son dakika anlaşma- sözleşme iptallerini, çocuk ve gençlerle ilgili sorunları; insanlarla iletişim içindeyken yapacağımız hataları, ifadelerimizde maksadı aşabileceğimizi ya da algılamada sorunlarımız olabileceğini, sık sık içinde bulunduğumuz duruma göre karar değişikliklerinin bizi sinirlendirip, bunalttığını anlatıyor.
29 drc VENÜS Başak; üstelik de düşük kabul edildiği bir burçta bulunuyorken; bir ilişkide saçını süpürge etsen de, yemeyip yedirsen, içmeyip içirsen de; kendini, sevgini, tüm maddi- manevi değerlerini emek verdiğin kişiye versen de yaşayabileceğin son dakika gollerini, hazırlıksız yakalanışları anlatıyor. Huzursuzluk, tatminsizlik, yalnız kalma korkusu ile “gidenin eteğine sıkı sıkı yapışıp gitmesin diye belki asla tarzımız olmayan türlü türlü fedakarlıklar yaparak tutmaya çalışma”, ilişkinin nasıl bir yapısı olduğuna karar verememe, karşıdakine değer verme ama aynı değeri alamadığını düşünme gibi etkiler yaratabilir gibi durmakta.
BAŞAK burcundaki GÜNEŞ anın haritasında BALIK burcunun doğal evinde, 12. evde. BALIK burcundaki AY ise BAŞAK burcunun doğal evi olan 6. evde. Suyun evinde TOPRAK; Toprağın evinde SU elementi. Tam bir şifa ve temizlik enerjisi çalışıyor gökyüzünde ama daha bunun farkında değiliz, bırakılması gereken, ayağımıza pranga olmuş, kalbimize taş gibi oturmuş acı veren, yoran, bıktıran ve hatta kabak tadı veren ilişkilerimiz var, parasal sorunlar var, artık ağzına dek dolmuş taşmış durumdayız belki de bu durumlardan ama farkında değiliz, neden mi? Çünkü Güneş görünür bir evde değil, 12. evde. Fark etmiyoruz kimiz? Neyiz? Ne istiyoruz bu yaşamdan? Sahip olduğumuz ilişkilerden? Biz adına fedakarlık diyerek kendimizi “feda” ederken birileri bundan “kar” mı ediyor? Hedefimiz ne? Su evinde yerleşen GÜNEŞ etkisi ile de sürüklenmeye açık durumdayız, bir hayalin peşinde kendi kendimizi kandırıyor da olabiliriz. Toprak (başak) ve Su (Balık) elementleri aslında çok da iyi anlaşır zira toprağın suya, suyun da toprağa ihtiyacı var hem besleme hem verimli olmak adına. Fakat az önce anlattığım gibi ev yerleşimi olarak bu ters konumlanma suyun fazla geldiğini de anlatıyor, TOPRAK çamura, balçığa dönmüş, SU bulanıklaşmış durumda.
LOKOMOTİF tip bir harita anın haritası ve fokal durumda MARS var. Tüm gezegenlerin enerjisini peşine takmış sürüklemekte. Demek ki bu dönem alacağımız kararlara bağlı gerçekleştireceğimiz eylemlere çok dikkat etmek durumundayız. Ve fakat Başak burcunda yerleşen bu MARS; YAY’da, kendi burcundaki JÜPİTER’e kare yapmış, NEPTÜN’e de partil karşıt açı ilişkisinde. Ne mi demek bu? Alınganlık, hoşgörüsüzlük, kendi inançlarını başkasına dayatma, her şeyi abartarak karşı tarafa aktarma, mağdur edebiyatı, amaca giden yolda her şeyi mübah görme, kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma, beklentilerin karşılanmaması, hayallerin yarım kalması. Tüm bu anlattıklarımın alt planında ise zayıflık ve çaresizlik duygusu,enerji düşüklüğü, yılgınlık ve bıkkınlık, “bana bunu nasıl yaparsın?” cümlesi ile soslanmış karşı tarafa vicdan azabı yaratacak davranışlar, kendini kurban- çaresiz- zavallı göstererek ilişki içinde kaypak davranışlar sergileyen insanlarla muhatap olma, amaçsızca oradan oraya sürüklenme, güvendiğin dağlara kar yağması, bir hayalin peşinde beyhude vakit harcarken asıl halledilmesi gereken konunun etrafında dönüp durma….
Bu haritaya Uranyen prensipte bakarak, astroid ve TNP leri de dahil ettiğimde ise daha çok detay elde etmek mümkün zira URANÜS ve SATÜRN’ün astroidlerden PANDORA-BACCUS-PALLAS- HOPİ ve HAUSE etkileşimleri mevcut. Bundan sonrasını doğrudan olay bazlı yaşanabilecek olasılıklar listesi ile devam etmek istiyorum zira URANYEN astrolojinin bize sağladığı detaylı görüş açısı sahasına girmiş bulunmaktayım 🙂
- Aile, ev ve yaşam koşullarına dair sürpriz durumlar. Taşınma, yer değişimi, yenilenmesi gereken kira sözleşmeleri, evde oluşabilecek Neptünyen sorunlar (su ve gaz tesisatı sorunları) ve bu sorunlara dair ekspertiz raporlarının, bilirkişi görüşlerinin gerekli olması. Kiracılarımız varsa onlarla ilgili sorunlar, biz kiracı isek mal sahibimizle yaşanacak tatsızlıklar,
- Düşünmeden atılan adımlar, bir anda verilen kararlar neticesinde işlerimizin bir anda kontrolden çıkması, olayların zincirleme bir reaksiyona dönüşerek bizleri şaşırtması, ön yargılı davrandığımız durumlarda bir anda ortaya çıkan gerçek neden- sonuç ilişkileri sonucu şaşırmak, “ya ben ne kadar da yanılmışım” demek,
- Bir anda gündemimize gelen bir bir duruma bağlı olarak, o ana kadar var olan bütün oluşumların değişmesi, yeni kapıların açılıp eskisinin kapanması.
- Gerginliğe ve strese bağlı koşullarla başa çıkmak, sorunlarla yüzleşmek yerine bunları unutmak adına alkole, uykuya, internet ya da tv izleme gibi teknolojik bağımlılıklara yönelmek,
- Her türlü ilişki bağımlılığına dair ya son noktayı koyma ya o bağımlılığın kurbanı olarak ilişkinin kişiyi boğması,
- Hızlı gelişen duygusal durum değişiklikleri karşında gerçekçi ve sorumlu olanların olanların kazanması, olmayacak duaya amin demeye çalışanların, sorunlarıyla yüzleşemeyip onun etrafında dönüp duranların kayıplar ile yüzleşmesi
- Hayatımızda bağımlılık sorunu olan koca- baba- patron figürlerinin davranışlarından kaynaklanan zayıflıkların hayat kalitemizi bozması, elimizi kolumuzu bağlaması artık bu kötü gidişe dur demek istemek.
- Fiziksel bedende enerji düşüklüğü, gıda ve ilaç alerjilerine açık olma, besin zehirlenmeleri, özellikle sindirim sistemi sorunları
İyicil iki gezegen Jüpiter ve Venüs ‘ün ORTA NOKTASINA bakmadan duramazdım elbet 🙂 URANÜS’ün tam ikisinin arasında durduğunu görünce yazayım ki buraya dek okuduklarınız sizi umutsuzluğa sürüklemesin, kalbinizi sıkıştırmasın 🙂
JÜPİTER/VENÜS = URANÜS kombinasyonu bizlere iyi niyetimizin, temiz kalple istediklerimizin çok ani ve hiç ummadığımız bir anda verilebileceğini müjdelemekte. Olaylar karşısında sergileyeceğimiz olgun, ağırbaşlı, gerçekçi , güçlü ve sapasağlam duruşlar, yaklaşımlar ( Dolunaya SATÜRN, Plüton destek açısı) bizlere hiç beklemediğimiz mutlu ve güzel olayları getirecektir diye düşünüyorum. Ayrıca Ay düğümlerinin Dolunay ile yaptığı olumlu açılar (ki gitmemiz gereken yolu gösteren KAD yöneticisi AY zaten) bu söylediklerimin aslında kaderimize doğru yol alırken adım adım evrensel sistemin asla bizi yalnız bırakmayıp elimizden tutacağının işareti…
Yanılabiliriz elbet hayat bu… Cahiliz, dünyanın rengine de kanabiliriz beşeriz çünkü şaşarız…Elimizi tutanların,artık elimizi tutmadıklarını fark ettiğimiz an kalbimiz kırılabilir, hayallerimiz yarım kalabilir de… Yaşamın içerisinde her birimiz payımıza düşeni yaşıyoruz, yaşadıklarımızı bizlere deneyim kazandıran hayat tecrübeleri olarak bakmak gerekiyor biraz da.. Su- i zan tuzağına da düşebiliriz korkularımız var çünkü yaşamda. Ve fakat… Asla yalnız değiliz, çaresiz, başı boş da değiliz zira bizi yaratan yolumuzu da gösterecektir elbet yeter ki bize verilen aklı, iradeyi, bedeni, sayılı nefesi boşu boşuna harcamayalım, yaşamın ve insanlığımızın hakkını vererek yaşamı kucaklayalım. Dünyanın çeşitli rollerimizi oynadığımız “oyun sahnesi” olduğunu bilelim ama hayatımızı bir hayal uğruna “oyuncak” etmeyelim…
Sevgi ve ışıkla, gökyüzü rehberimiz olsun….
Hülya Değer Dip. ASA